Eski uygarlıkların beşiği, Orta Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Mucur, tarihi ve doğal güzellikleriyle birlikte ülkemizin önemli yerleşim yerlerinden biridir.Hemen yanıbaşında Kuş Cenneti olarak adlandırılan Seyfe Gölü ülkemizde görülmesi gereken nadide yerlerden biridir.
Yerleşim tarihi itibariyle çok eskilere, Tunç Çağına (M.Ö. 3000) dayanan, güzel havası, bol ve berrak sulara sahip olan Mucur, insanlarının gayretli ve çalışkan olmasıyla da ayrı bir yere sahiptir. Milli Mücadele döneminde de vatanın kurtulması için duyarsız kalmamış, çok sayıda şehit ve gaziler vermiştir. Mucur toprağının insanları, milli ve manevi değerlere bağlı, ülkesinin ve vatanının bölünmez bütünlüğüne saygılı son derece konuksever insanlardır.
Mucurun tarihçesine baktığımızda birçok eski uygarlığın yaşadığını görürüz. Mucurun etrafındaki; höyük, in, mağara ve harabelerden, çevreden çıkan eski tarihi kalıntılardan, pişmiş topraktan yapılmış iki boğa heykelinden, diğer tarihi eser, kalıntı ve bilgilerden burada Lüviler’den (M.Ö.3000) ve Hititlilerden (M.Ö.1800-1200) beri yerleşim alanı olduğu bilinmektedir.
Roma İmparatorluğu zamanındaki bir haritadan Mucur’un isminin Niza olduğunu görüyoruz. Bizans Devletlerinde ise (M.S.395-1074) ismini önce yine Niza olduğunu, daha sonra ise Mücürüm olarak anıldığı saptanmıştır. Mucur’un adı yine Malazgirt Savaşından sonra yanmış demir curuhu anlamına gelen Mucur olarak değiştirilmiştir. Daha sonra yine adı Mıcır, Bucur olarak değişiklik göstermiştir.
Mucur; 1868 yılında Bucak (Nahiye) olmuş, 1914 yılında Osmanlı harbiye nazırı Enver Paşanın emriyle Kaza (İlçe) olmuştur. Mucur’a bağlı 44 köy bulunmaktadır.
Mucur’un Tarihi ve Turistik Yerleri
Yeraltı Şehri: Mucur Yeraltı Şehri, Hamidiye Mahallesinde olup ülkemizdeki önemli yeraltı şehirlerinden biridir. Mucur Yeraltı Şehri, ilk Hristiyanlık Dönemine ait olup M.S. 3. ve 4. yüzyılda yapılmıştır. Mucur; bu yıllarda Kapadokya Bölgesinin belli başlı Hristiyanlık merkezlerinden biri idi. Roma ve Bizans dönemlerinde savaş, baskın ve saldırılardan gizlenmek için kullanılmıştır. Yeraltı Şehri 7-8 mt. aşağıdaki yumuşak kayalar oyularak meydana getirilmiştir. Şimdilik ortaya çıkarılan 3 kat ve 50 odadan ibarettir. Şehrin tek giriş kapısı vardır. Birçok gizli geçit ve yolun bulunduğu, hatta bir söylentiye göre, Kırşehirdeki Aşık Paşa Türbesine kadar (18-20 km) uzandığı belirtilmektedir.
Keşiş Sarayı: İlçenin doğusunda Yenice Mahallesi Terkos su deposunun olduğu yerde büyük bir mağara vardır. Bu mağaranın içinde Bizanslılardan kalma kevek (volkanik tüflerden) taşları içine oyulmuş 20-30 göz odacıklardan oluşan, Keşiş Sarayı veya evi mevcuttur. Bu evlerin önünde mağaralara açılan kuyular vardır.
Kilise (Manastır): Halkın manastır dediği yer, cezaevinin karşısında ve ilçenin güney semtinde olup Romalılardan kalmadır. Mucur’un ilk yerleşim yeri burasıdır. Roma topraklarında suç işleyenler buraya hapsedilirmiş. Taşlardan meydana gelen yayvan bir tepenin üzerine oyulmuş bulunan yine 15-20 kadar ev vardır. Evlerin her biri 8-10 odadan ibarettir. Üzerlerinde Rumlara ait mezarlar bulunmaktadır. Ayrıca burada harap vaziyette bir kilise vardır. Bunlara paralel olarak Mergazi Çeşmesine doğru uzanan eski evler de vardır.
Uyluk Şehri Kalıntıları: İlçenin güneydoğusunda bulunan Altınçanak ve Çorbacı çeşmeleri üzerindeki Uyluk Dağında ve bu dağın eteğinde Uyluk Şehri kalıntıları bulunmaktadır.
Seyfe Gölü: Mucur sınırları içerisinde bulunan Seyfe Gölü, Mucurun 20 km. kuzeybatısına düşen ve denizden yüksekliği 1800 mt derinliği ise 10-12 km arasındadır. Alanı 1545-7000 hektar arasında değişmektedir. Suyu az tuzlu olan gölün beslenme kaynağı yeraltı sularıdır. Sığ bir göl olan Seyfe Gölünün etrafı çeşitli meyve ağaçları ve kavak ağaçları ile çevrilidir. Göl aynı zamanda tarihi ipek yolu güzergahının üzerinde yer almaktadır. Seyfe Gölü Kuş Cenneti olarak anılır. Flamingo ve 180 kadar kuş türünün barındığı bir göldür.
Köme ve Flamingo Festivali: Mucurda yaşayan insanların tanış ma, paylaşma ve eğlence amacı ile biraraya geldikleri ve bu birliktelikte hoşgörünün, saygının özellikle kardeşliğin en güzel yaşatıldığı bir toplantıdır. Bu toplantının yapıldığı yere Köme denilmiştir.
Kömede insanlar gruplar halinde oturup eğlence düzenlerler. Her Mucurluda Köme anıları her zaman güncelliğini korumuştur. Önemli olanda Kömenin her zaman yaşatılmasıdır.
Mucurun Seyfe Gölü kalıcı ve göçmen kuşların ev sahipliğini yapmaktadır. Bu güzide kuş cennetimizi simgeleştirmek için ‘‘Flamingo Kuşu’’ seçilmiştir. Festivalimiz bu yüzden de Köme ve Flamingo Festivali olarak adlandırılmıştır.
Günümüzde de önemli olan şey tarihi dokuları ve doğayı zedelemeden kardeşçe yaşamaktır. Köme ve Flamingo şenliği de kardeşçe ve hoşgörülü yaşamanın bağlarını oluşturur. Bize Köme ve Flamingo Festivalini bırakanlara şükranlarımızı sunarken tekrar Kömeyi yaşatmaya çalışanlara sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Hadi hep birlikte Kömeyi yaşatmak üzere geleneğimizi sürdürelim.
Mucur Kilimleri: Kırşehir ve Mucur kilimleri XVII. Yüzyıldan itibaren önemli bir hale gelmiştir. Bu yüzyıl, politikacıdan Osmanlı Devletinin zayıflamasına rağmen el sanatının özellikle de Anadolu Türk Halı sanatının klasik çağının yaşandığı bir dönemdir. Gördes, Kula, Ladik, Milas gibi halı merkezleri de yine aynı yüzyılda tanınmaya başlanmıştır. XVIII. Yüzyıldan itibaren yabancı sermayenin Anadolu’ya girmesiyle önceki yüzyılın kilimciliğinin yerini, Avrupalı halı tüccarlarının beğenisine terk etmiştir. Osmanlı Devletinin de desteği ile özellikle İngilizler Anadolu kilimlerini ellerine geçirmişlerdir. İç Anadolu Bölgesinin ünlü halı merkezlerinden biri de Mucur’dur. Kırşehirin bir ilçesi olan Mucur kilimleri Kırşehir kilimlerinden farklı bir şekilde gelişmiştir. Günümüzde Mucur çevresinde halı dokuyan merkez yok denilecek kadar azdır. Mucur merkez ile Şatıroğlu, Dolakçı, Acıöz, Gümüşkümbet, Budak, Yazıkınık köylerinde dokunmaktadır.
Atatürk’ün Mucura gelişi kutlamaları: Her yıl 21 Aralık günü Mustafa Kemal Paşanın Sivas Kongresi sonrası Kurtuluş Savaşını başlatmak üzere Ankara’ya dönerken Mucur’u ziyaretinin yıldönümü olması nedeniyle büyük bir coşku ve sevinçle kutlanmaktadır. Bu bağlamda folklor gösterileri ve günün anlam ve önemini belirten konuşmalar yapılmaktadır.